NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
70 - (1771) وحدثني
أبو الطاهر
وحرملة. قالا:
أخبرنا ابن وهب.
أخبرني يونس
عن ابن شهاب،
عن أنس بن
مالك. قال: لما
قدم
المهاجرون،
من مكة،
المدينة
قدموا وليس
بأيديهم شيء.
وكان الأنصار
أهل الأرض
والعقار.
فقاسمهم
الأنصار على
أن أعطوهم
أنصاف ثمار
أموالهم، كل
عام. ويكفونهم
العمل
والمؤونة.
وكانت أم أنس
ابن مالك، وهي
تدعى أم سليم،
وكانت أم
عبدالله بن أبي
طلحة، وكان
أخا لأنس
لأمه، وكانت
أعطت أم أنس
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم عذاقا لها.
فأعطاها رسول
الله صلى الله
عليه وسلم أم أيمن،
مولاته، أم
أسامة بن زيد.
قال ابن شهاب:
فأخبرني أنس
بن مالك؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم لما فرغ
من قتال أهل خيبر.
وانصرف إلى
المدينة. رد
المهاجرون
إلى الأنصار
منائحهم التي
كانوا منحوهم
من ثمارهم. قال:
فرد رسول الله
صلى الله عليه
وسلم إلى أمي
عذاقها. وأعطى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أم أيمن
مكانهن من
حائطه.
قال ابن شهاب:
وكان من شأن
أم أيمن، أم
أسامة بن زيد؛
أنها كانت
وصيفة
لعبدالله بن
عبدالمطلب.
وكانت من
الحبشة. فلما
ولدت آمنة
رسول الله صلى
الله عليه وسلم،
بعد ما توفي
أبوه، فكانت
أم أيمن
تحضنه، حتى
كبر رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فأعتقها.
ثم أنكحها زيد
بن حارثة. ثم
توفيت بعد ما
توفي رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بخمسة أشهر.
{70}
Bana Ebû't-Tâhir ile
Harmele rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize ibni Vehb haber verdi. (Dediki):
Bana Yûnus, ibni Şihâb'dan, o da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi. Şöyle
demiş:
Muhacirler Mekke'den
Medine'ye geldikleri vakit, boş elle geldiler. Ensâr ise arazi ve akar sahibi
idiler. Onun için Ensâr onlara her yıl mallarının yarı gelirini vermek, onlar
da çalışma ve bakım cihetlerini üzerlerine almak şartı ile taksimde bulundular.
Enes b. Mâlik'in annesi vardı —ki ona Ümmü Süleym denilirdi.— Abdullah b. Ebî
Talha'nın annesi vardı; Abdullah, Enes'in anne bir dayısı idi. Enes'in annesi
ResûIullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bir hurmalığını vermiş; Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de onu Ümmü Eymen'e (yâni) âzâdlısına, Usâme b.
Zeyd'in annesine vermişti.
ibni Şihâb şöyle demiş:
Bana Enes b. Mâlik haber verdi ki, ResuIullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Hayberliler'le harbi bitirip Medine'ye çekildikten sonra Muhacirler Ensârın
vermiş oldukları meyve bağışlarını kendilerine iade etmişler. Enes dedi ki:
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de anneme hurmalığını iade etti. Ama
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ününü Eymen'e o hurmaların yerine
kendi bahçesinden verdi.
ibni Şihâb demiş ki:
Ümmü Eymen'in (yâni) Usâme b. Zeyd'in annesinin halü şânı şu idi ki, kendisi
Abdullah b. Abdilmuttalib'in hizmetçisi idi. Habeşlilerdendi. Âmîne Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) babası öldükten sonra doğurunca ona Ümmü Eymen
dadılık ediyordu. Nihayet Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) büyüdü; ve
onu âzâd etti. Sonra kendisini Zeyd b. Hârise'ye nikahladı. Bilâhare Ümmü
Eymen, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vefatından beş ay sonra
vefat etti.
71 - (1771) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وحامد بن عمر
البكراوي
ومحمد بن
عبدالأعلى
القيسي. كلهم
عن المعتمر
(واللفظ لابن
أبي شيبة).
حدثنا معتمر
بن سليمان
التيمي عن
أبيه، عن أنس؛
أن
رجلا (وقال
حامد وابن
عبدالأعلى: أن
الرجل) كان
يجعل للنبي
صلى الله عليه
وسلم النخلات
من أرضه. حتى
فتحت عليه
قريظة والنضير،
فجعل، بعد
ذلك، يرد عليه
ما كان أعطاه.
قال أنس: وإن
أهلي أمروني
أن آتي النبي
صلى الله عليه
وسلم فأسأله
ما كان أهله
أعطوه أو بعضه.
وكان نبي الله
صلى الله عليه
وسلم قد أعطاه
أم أيمن.
فأتيت النبي
صلى الله عليه
وسلم
فأعطانيهن.
فجاءت أم أيمن
فجعلت الثوب
في عنقي
وقالت: والله!
لا نعطيكاهن
وقد أعطانيهن. فقال
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم (يا أم
أيمن! اتركيه
ولك كذا وكذا)
وتقول: كلا.
والذي لا إله إلا
هو! فجعل يقول
كذا حتى
أعطاها عشرة
أمثاله، أو
قريبا من عشرة
أمثاله.
[ش
(نعطيكاهن)
هكذا هو في
معظم النسخ:
نعطيكاهن،
بالألف بعد
الكاف. وهو
صحيح. فكأنه
أشبع فتح الكاف
فتولدت منها
ألف. وفي بعض
النسخ: والله،
ما نعطاكهن.
وفي بعضها: لا
نعطيكهن].
{71}
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe
ile Hâmid b. Ömer El-Bekrâvî ve Muhammed b. Abdil alâ El-Kaysî hep birden
Mu'temir'den rivayet ettiler. Lâfız ibni Ebî Şeybe'nindir. (Dediki): Bize
Mu'temir b. Süleyman Et-Teymî, babasından, o da Enes'den naklen rivayet etti
ki,
Bir adam (Hâmid'Ie İbni
Abdilâ'lâ: Adam dediler.) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e kendi
arazîsinden hurmalıkları veriyordu. Nihayet ona Kureyza ile Nadir fethedildi.
Artık bundan sonra, verdiklerini adama iade etmeye başladı.
Enes demiş ki: Bana da
ailem efradı, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e giderek o adamın ailesinin
verdiklerini yahut bir kısmını istememi emrettiler. Nebiyyullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) onları ÜmmÜ Eymen'e vermişti. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'e geldim. O da bana bu hurmaları verdi. Derken Ümmii Eymen gelerek
elbiseyi boynuma çaldı. Ve:
— Vallahi onları sana vermeyiz! Onları bana
vermişti! dedi. Bunun üzerine Nehiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem);
«Yâ Ummü Eymen! Bırak
onu! Sana da filân ve filân şeyi veriyorum!» buyurdu. Ama Ümmü Eymen de:
— Asla! Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a
yemîn olsun! diyordu. Artık şunu da veriyorum diye diye nihayet kendisine o
hurmaların on mislini yahut on misline yakınını verdi.
İzah:
Bu hadîsin birinci
rivayetini Buhâri «Kitâbü'l-Hibede; Nesâî «Kitâbü'l-Menâkıb»de; ikinci
rivayetini Buhâri «Ktâbü'l-Megâzî»de tahrîc etmişlerdir.
Meniha: Bir müddet
sütünden, yapağısından istifade etmesi için başkasına verilen koyun veya
devedir. Burada bu kelime meyvesinden istifade için verilen hurmalık mânâsında
kullanılmıştır.
Muhacirler gelince
Ensâr, ağaçlarının meyvelerini onlara menîha olarak vermişlerdi. Bazıları
bunları şartsız olarak kabul etmiş; bir takımları da ağacına ve yerine lâzım
gelen hizmeti yapmak ve çıkanın yarısını sahibine vermek şartı ile almışlardı.
Zira sırf menîha olarak kabul etmeye şereflerine yedirememişlerdi. Gerçi
Müzârea bahsinde geçen bir hadîste Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu taksim
teklifini kabul etmediğini görmüştük. Fakat oradaki teklif mallarının yansını
tamamiyle bağışlamak için yapılmıştı. Buradaki ise aslını değil meyvasını
bağışlamak içindir. Nitekim bilâhare harpte ellerine mal geçince bu ağaçları
sahiplerine iade etmişlerdir.
Ümmü Süleym de Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e verdiği hurmalığı, yemişini dilediği gibi
tasarruf etmek üzere vermiştir. Onun için de Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Efendimiz bu hurmalığı Ümmü Eymen'e vermişti. Şayet sadece bir ibâha olsaydı
onu başkasına veremezdi.
Burada akardan murâd
hurmalıktır. Ümmü Eymen'in ismi Bereke'dir. Vaktiyle Ubeyd-i Habeşî namında bir
zâtla evliymiş. Ondan Eymen isimli bir oğlu olmuş. Bu nedenle künyesi Ümmü
Eymen olmuş. Bu Hadiste Ümmü Eymen'in Habeşistandan gelme olduğu bildiriliyor.
Filhakika onun Fil ordusu ile birlikte gelen Habeşlilerden esir alındığı
rivayet olunursada İmam Şafii Habeşli olmadığını, Habeşli kadın başka biri
olduğunu söylemiştir. Hz. Ümmü Eymenin Hurmalığı Enes (Radiyallahu anh) ' e
vermek istamemesi bu hurmalığın ebediyyen kendinin mülkü olduğunu
sandığındandırç Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de onun gönlünü kırmamış; o
yeri geri almak için kendisine kat kat emsalini vermiştir. Bu ona bir teberru'
ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i büyütüp terbiye ettiği için bir
ikramdır.
Hadis-i şerif menfaati hibe
etmenin caiz olduğuna Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in son derece
cömertliğine iyiliğine ve Ümmü Eymenin mevkiine delildir.